30 Ekim 2011 Pazar

KÜÇÜK MUCİZELER DÜKKANI / DEBBIE MACOMBER

Küçük Mucizeler Dükkanı okurlarla Ağustos 2011'de buluşan bir kitap. "New York Times Bestseller" arasında yer alıyor kitap. İşin açıkçası bu kitabı aldığımda çok güzel olabileceğini düşünmemiştim. Çünkü, kitabın konusunun bana çok hitap etmediğini düşünüyordum. Kitap 4 kadının hayat hikayesini konu alıyor. Lydia Hoffman, Jacquelıne Donovan, Carol Gırard ve Alıx Townsend. Bu kadınların yolu bir şekilde Lydia'nın sahip olduğu "Bir Yumak Mutluluk" adlı örgü dükkanında kesişiyor. Lydia hayatında iki kez kansere yakalanan ve babası sayesinde kanseri yenen bir insan. En büyük hayali ise hasta olduğu yıllarda vakit geçirmek için uğraştığı örgü örmek ve bir dükkan açmaktır. Bu hayalini günün birinde küçük bir kasaba da gerçekleştirir. Jacqueline ise suratı çok fazla gülmeyen, zengin bir kişidir. Günün birinde oğlu onun istemediği bir kişiyle evlenir ve bir de ondan çocuk sahibi olur. Jacqueline gelinini hiç sevmez fakat iyi bir babaanne olacağına inanır ve torunu için bir battaniye örmeye karar verir. Bu yüzden de Lydia'nın açacağı kursa üye olur. Carol ise çocuk özlemi olan, her türlü denemeye rağmen çocuğu olmayan bir kişidir. O da Lydia'nın açacağı kursa üye olur ve ilk yapacakları işin bebek battaniyesi olduğunu öğrenince bunun bir işaret olduğuna karar verir. Alix hayatı zorluklar geçen, para sıkıntısı olan, uçuk kaçık bir kızdır. Aldığı ceza sonucu topluma faydalı bir şeyler yapmak için o da örgü örmeye karar verir. Kitabın sonunda ise, Lydia'nın açtığı dükkan çok iyi iş yapar. Jacqueline gelinini sevmeyi öğrenir ve torununa çok iyi bir babaanne olur. Carol'un çocuk özlemi Alix sayesinde son bulur. Alix, Carol'a bir arkadaşının bebeğini verir ve onları mutluluğa kavuşturur. Alix ise çok istediği aşçılık kursuna gider ve Jordan ile mutlu bir hayatı paylaşmaya başlar.
Bu kitabı kesinlikle okumanızı tavsiye ediyorum. Kitapta ders alınması ve bize örnek olması gereken bir çok olay var. Yazarın dili,anlatım biçimi oldukça etkileyici, olaylara bakışı ise çok sade. Ben okudum ve sevdim, siz de okuyun seveceğinize eminim.

8 Ekim 2011 Cumartesi

Gregor ve Felaket Kehaneti / Suzanne Collins

Yeraltı günlükleri serisinin 2. kitabı yazar bu kitabı şubat 2011'de çıkarmış. Gri Kehanet'te olduğu gibi bu kitapta fantastik bir kitap. Kitapta kısaca, yine Gregor'un yeraltı macerası anlatılıyor. Fakat, bu sefer kehanet ona büyük, dev bir sıçanı öldürmesini emrediyor. Bunun için Gregor önce yeraltına giriyor ve başına yine bin türlü iş geliyor. Ölümle  burun buruna geliyor, dinozorlarla, dev yılanlarla, sıçanlarla karşılaşıyor. Sıçanı bulmak için yaptıkları yolculukta birçok arkadaşını ve kardeşini kaybediyor. Sonunda Felaket'i buluyor ve onu tam öldüreceği sırada onun henüz bir yavru olduğunu anlıyor. Onu öldürmeden Ripred'e yetiştirmesi için teslim ediyor. Fakat Vikus'un yanına döndüklerinde ihanetle suçlanıyorlar, çünkü Felaket'i öldürmeleri gerekiyor. Ama Gregor onu yavru olduğu için öldürmediğini anlatıyor, Nerissa da kehaneti yanlış anladıklarını söylüyor, Kehanette asıl istenilen Felaket'in öldürülmesi olmadığını aslında onun yaşamasının gerekli olduğunu anlatıyor. Gregor, howard, Ares ve Aurora mutlak bir idam cezasından kurtuluyor. Gregor tam yer üstüne ailesinin yanına çıkmak üzereyken, bir yerlerden kardeşi Bot'un sesini duyuyor. İlk başta bilinç altının ona oyun oynadığını düşünürken sonunda Bot'un aslında yaşadığı ortaya çıkıyor.Ve Gregor ile Bot yer üstüne çıkıp, ailesine kavuşuyor.
Kitap sonlanmış gibi görünse de 3. kitap olan Kan kehaneti serinin son kitabı. Ben bu kitabı henüz almadım, alır mıyım bilmiyorum. Çünkü, ikinci kitap bende artık kendini tekrar ediyormuş hissi yarattı ama yine de o kitabı merak etmiyor değilim.

4 Ekim 2011 Salı

yeraltı günlükleri serisi 1

Yeraltı Günlükleri Serisi: Gregor ve Gri Kehanet Suzanne Collins'in ağustos 2010 da çıkardığı kitabı. Bu yazarın kitaplarından daha önce Açlık Oyunları serisini okumuştum ve beni gerçekten etkilemişti. Kitapçıda da tekrar yazarın adının bulunduğu bu seriyi görünce alıp okuma ihtiyacı hissettim.
Kitapta kısaca Gregor'un yeraltında geçirdiği macera dolu günler anlatılıyor. Gregor çamaşırhanede kardeşiyle birlikte işlerini hallederken orada bulunan bir havalandırma borusuna kardeşi Bot düşüyor. Gregor da onu yalnız bırakmamak için kendini feda ediyor. Yeraltında hiç beklemedikleri insanlarla ve hayvanlarla karşılaşıyorlar. Aslında orada da bir hayat olduğunu fark ediyorlar. Büyük sıçanlar, örümcekler, konuşabilen yarasalar... Gregor'un babası da bundan 2 yıl önce kaybolmuş ve adamın nereye gittiği bir türlü bulanamamıştı. Orda yaşayan insanlar Gregor'un babasının da yeraltında olduğunu ve babasını kurtarmak istiyorsa Gri Kehanet'te yazan şeyleri yapması gerektiğini ancak bu şekilde babasının kurtulacağını söylüyorlar. Gregor'u savaşçı ilan edip, oradaki sıçanlardan babasını kurtarmasını istiyorlar. Ve kitabın sonunda Gregor üstün başarısı sonucunda babasını kurtarıyor ve yer üstüne çıkıyorlar. Fakat giderken yeraltının kralı Vikus ona buraya tekrar geleceğini ima ediyor. Ve kitap Gregor'un, babasının ve bot'un ailesine kavuşmasıyla noktalanıyor.
Benim fikrime göre, oldukça sürükleyici bir dille yazılmış. Ben kitabı okurken böyle saçmalık olur mu diye okudum ama tuhaf bir şekilde kitap insanı kendine çekiyor ve kitabın sonunda ne olacak diye merak duygusu uyandırıyor. Hatta ben şimdiden 2. kitap olan Felaket Kehaneti'ni alıp okumaya başladım. Eğer sizde fantastik ve bilim kurgu kitaplarından hoşlanıyorsanız bu kitabı alıp okumanızı tavsiye ederim.