21 Mayıs 2011 Cumartesi

PİRUZE KİTAP ÖZETİ / SİNAN AKYÜZ

Piruze; "Şam'da bir Türk gelin" Kitabı bir arkadaşımın tavsiyesi üzerine ondan aldım. Kitap bana göre bugüne kadar okuduğum kitapların hiç biriyle kıyaslanamayacak kadar dil açısından kötüydü. Yazarın dili, anlatımı ve okuyuculara hitabı çok zayıftı. Bu kitabı okurken 7-8 yaşında okuduğum "Ayşegül" kitapları geldi aklıma. Gerçekten kitabın dili o kitaplar kadar basitti. Kitapta sayamayacağım kadar fazla "hüngür hüngür ağladım" sözleri kullanılmıştı.
Kitapta kısaca; önce babasının görevi dolayısıyla İstanbul da, sonrasında İngiltere de ve en sonda Şam da yaşayan bir kızın hikayesi anlatılmaktadır. Piruze okul yıllarını İstanbul ve İngiltere de tamamlamıştır. Tam gençlik yıllarında babasının tayini Şam'a çıkar ve Piruze burayı hiç sevmediği halde burada yaşamaya başlar. Şam2da hiç beklemediği bir anda Wassim adında bir gence aşık olur ve babasının itirazına rağmen Wassim ile evlenir. Başta her şey güzel gider, bir tane Amer adında oğulları olur. Piruze ikinci çocukları İmad'a hamileyken kayınpederi vefat eder ve işler bundan sonra tersine döner. Wassim annesinin yanına taşınmak ister, Piruze istemediği halde kayınvalidesinin yanına taşınırlar. Bu sırada Wassim, Piruze'yi aldatmaya başlar. Sonrasında üçüncü çocukları Rami dünyaya gelir ve işler Piruze için içinden çıkılmaz bir hal alır. Wassim tam ikinci bir kadınla evlenmek üzereyken, Piruze olanları öğrenir ve olayı engeller. O günden sonra hiç bir şey eskisi gibi olmaz. Wassim, Piruze'yi dövmeye ondan intikam almaya çalışır. Sonunda da Piruze Şam'dan kaçmaya karar verir, çocuklarını da alır ve havaalanına gider. Fakat, Wassim bunu bir şekilde öğrenir, Piruze kaçar ama çocuklarını orada bırakmak zorunda kalır. İstanbul'a geldiğinde Piruze yeni bir hayat kurar, yeni işe girer, fakat çocuklarından tam 21 yıl haber alamaz. Wassim çocuklarını ona göstermemekte, hatta ondan kaçırmaktadır. Kitabın sonunda Piruze kendi dükkanında Şam'lı bir kızla tanışır ve tesadüfe bakın ki kız Piruze'nin oğlu Amer'in sevgilisi çıkar. Amer ve Piruze bir restaurantta karşılaşır. Ve kitap böyle son bulur.
Kitap başta hikayesini bir arkadaşına anlatan Piruze ile başlıyor, fakat sonralarda bu arkadaştan hiç bahsedilmiyor. Bu nokta da kitabın konusu bence havada kalmış. Ara ara bu arkadaştan bahsedilip, sonda da bu arkadaşa ile kitap bitirilmeliydi. Ayrıca sonunda da çok büyük bir tesadüf yaşanıyor. Ben bu sonu çok inandırıcı bulmadım, bana biraz izlediğimiz türk filmlerini hatırlattı. İşin açıkçası kitaptan istediğim tadı alamadım. Okumamanızda yarar var.

11 Mayıs 2011 Çarşamba

ALAYCI KUŞ / SUZANNE COLLINS

Alaycı Kuş serinin son kitabı. Gerçekten yazar son kitap olan Alaycı Kuş'a kadar merak duygumuzu en üst düzeyde tutmayı başarmış. Bu kitap da ilk iki kitabın devamı olarak karşımıza çıkıyor. Bu kitap da Katniss, Peeta ve Gale bu oyunların oynanmasında başı çeken Snow'dan intikam almak için 13. mıntıkada diğerleriyle bir araya geliyor. Katniss bu isyanın başını çeken kişi olarak Alaycı Kuş oluyor. Bu esnada bir çok olaylar yaşanıyor ve sonunda suçlu olan kişilerin hepsinden intikamını alıyor. Bunların başında 13. mıntıkanın başkanı Coin ve Capitol'ün başkanı Snow geliyor. Bu intikam sırasında Katniss de sevdiği bir çok insanı kaybediyor. Bunların başında kardeşi Prim Gale tarafından yanlışlıkla öldürülüyor, Finnick barış muhafızları tarafından öldürülüyor, Peeta başkan Snow tarafından esir alınıyor. Fakat tüm bu kötü gidişata rağmen Katniss herkesi öldürüyor ve intikamını alıyor. Kitabın sonunda Katniss Peeta ile evleniyor, hiç istemediği halde çocukları da oluyor ve mutlu bir hayat sürmeye başlıyorlar. Bana göre gerçekten bu kadar kötü gidişatın ardından hak edilmiş bir mutluluk onları sarıyor. Fakat insan bu kadar güçlü olaylar karşısında daha kuvvetli bir son olmasını bekliyor. Sadece bu anlamda biraz hayal kırıklığına uğradım. Bunun dışında aşk, heyecan, sevgi, ölüm ve merak duygularını bu kadar kuvvetli verdiği için yazar güzel bir eser çıkarmış karşımıza.
Şimdi sıra da yazarın yeni kitapları "Yeraltı Günlükleri" var. Eminim ki yazar bu yeni kitaplarında da bizi şaşırtmayı başaracaktır. Yeraltı Günlüklerinin çıkmasını sabırsızlıkla bekliyorum.

Ateşi Yakalmak

Ateşi Yakalamak: Açlık Oyunları serisinin (Suzanne Collins) ikinci kitabı. Genellikle seri kitapların ikinci ve üçüncü kitapları okuyucu üzerinde gerekli etkiyi yaratmaz. Çünkü insanlar birinci kitaptan sonra çok fazla şey beklerler ikinci kitaptan. Fakat; bu kitap seri kitaplara dair tabuların hepsini yıkmış durumda. Ben birinci kitaptan aldığım lezzeti, ikinci kitapta da aldım. Üstelik yazar bana göre birinci kitabı dil bakımından, merak ve ilgi yönünden ikiye katlamış durumda. Ben bu kitapların içeriğini yazmıyorum, çünkü bu kitaplar gerçekten okunmaya değer. Ne kadar özet versemde anlama da eksik kalınacaktır. Çünkü, kitap çok fazla olay içeriyor. Yine de şöyle bir değinmek gerekirse; kitap birinci kitabın devamı niteliğinde bizlere sunulmuş. Yine Katniss, Gale ve Peeta olayın kahramanları olmuş. Fakat bu defa Açlık Oyunları'nın rengi değişmiş ve bunun yerini 75. Açlık Oyunları almış. Peki bunda kim yarışacak, arenaya gidecek olan kim veya kimler? Tabi ki de arenaya gidecek olan kişiler daha evvel oyunlarda birinci çıkmış kişiler. O halde bu yeni oyunlarda hayatta kim kalacak, bu oyunlarda kim kimi öldürecek ve en önemlisi de bu sefer ki zorlu oyunlara kim dayanabilecek? İşte Ateşi Yakalamak bize tüm bu soruların cevabını veriyor ve bizde çok fazla merak uyandırıyor. Kitabı elimden bırakmadan okudum, gerçekten harikaydı. Şimdi sıra da son kitap olan "Alaycı Kuş" var. Bakalım yazar o kitabında da iyi iş çıkarmış mı?